Taraf Bilirkişiliği ya da Özel Bilirkişilik olarak kullanılan kavram, kanunlarımızda “uzmanından bilimsel mütalaa” olarak, Yargıtay içtihatlarında ise “uzman görüşü” olarak bahsedilen görüş ve mütalaaları vücuda getiren kişi olarak tanımlanabilir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 67. Maddesi 6 fıkrasında; “Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler.” demektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 293.maddesi 1. fıkrasında ; “Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalâa alabilirler” şeklinde hükümler bulunmaktadır.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2015/5127 Esas ve 2016/4635 Karar nolu, 10.11.2016 Karar tarihli kararında;“ Alınan bilirkişi raporuna davalı vekili esaslı itirazlarda bulunmuş ve bu itirazlarına 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesi gereğince alınan uzman görüşünü dayanak olarak eklemiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı içen kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27., Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkını ihlal etmiş olabilecektir..” demektedir.

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere “uzmanından bilimsel mütalaa” ya da “uzman görüşü”; tıpkı keşif, bilirkişi raporu ya da diğer deliller gibi bir delil olarak kabul edilmektedir.

Bunun pratikte uygulaması; bir dava açarken bilimsel olarak dayanak teşkil edecek bir “uzmanından bilimsel mütalaa” ile güçlü ve yere sağlam basan bir dava açmak şeklinde ya da seyreden mahkeme sürecinde aleyhe olan bilirkişi raporuna karşı bir itirazen “uzmanından bilimsel mütalaa” sunma şeklinde olabilir.